Külünk’ten AKP’ye uyarı: Erdoğan rahat oturamaz

Karar TV’de gazeteciler Elif Çakır ile Yıldıray Oğur’un sorularını yanıtlayan Külünk, yaşanan ekonomik krize dikkat çekerek, AKP’nin İstanbul’u kazanamadığı takdirde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın koltuğunda rahat oturamayacağını ifade etti.

Külünk’e sorulan sorular ve verdiği yanıtlar şöyle…

Elif Çakır: Ali Yerlikaya’nın operasyonlarını gördükçe “herhalde iktidar değişti” diyoruz. Bu zamana kadar böyle kara paralar aklanırken devlet bunları görmüyor muydu?

Metin Külünk: AK Parti kendi tarihinin en ağır yüzleşmesini yaşıyor. AK Parti’nin en büyük özelliklerinden biri, dip dalgayı hemen fark etmesidir. Şimdi üzülerek söylüyorum 15 Temmuz’dan sonra 2007’leri hatırlayın, 2004’e gidelim. 15 Temmuz’dan önce AK Parti dalga boyunu aşacak bir dil üretiyordu. 15 Temmuz kalkışması tasfiye edildikten sonra AK Parti’nin tepe yönetimlerinde ‘Bu bize mecbur’ psikolojisiyle hareket edildiğini görüyorum. Bu çok tehlikeli, bunu açıkça da yazıyorum. Neden tehlikeli? İşgal girişiminde sokağa çıkan kişilerin tavrını doğru okumazsak bu bizi yanıltır. 15 Temmuz’dan sonra gücün kontrolsüz olma riski ortaya çıktı. Bu söylediklerim bazı arkadaşlarımızın hoşuna gitmeyecek biliyorum. Bu ülkenin bir daha 90’lı yıllara dönme lüksü yok. Bu nedenle ki ‘AK Partili arkadaşlar dipten gelen dalgayı doğru okuyun’ diyorum.

Şimdi burada ‘Devlet nerede?’ sorusu. 15 Temmuz’dan sonra gücün çok daha ötelere taşmasından dolayı oluşan derebeylikler oluştu. Sn. Erdoğan müthiş bir güç. Erdoğan’ın gücünü elinde tutanlar, olduğu yerde kendi çıkarlarını oluşturdu, maddi ve manevi. Tamamı için bunu söylemem haksızlık olur. 15 Temmuz’dan sonra Sn. Erdoğan müthiş bir güç oldu her anlamda. Bu güç üzerinden belli noktalarda kontrol edilmeyen, edilemeyen derebeylikleri oluştu, maddi ve manevi çıkar alanları oluşturuldu. Bunlar teşkilatlara kimseyi yaklaştırmadılar, kendi akıllarına göre dizayn etmek istediler. Dolayısıyla Sn. Ali Yerlikaya’nın raftan indirip harekete geçirdiği tüm operasyonlar toplumun hafızasında operasyonlardır.

Şimdi bahsettiğim derebeylik meselesi, siyasetin toplumdaki güvenin eritiyor. Bunu görmek ve arınmak zorundayız. Sokak siyasete güvenmiyor.

Bu toplumun ciddi bir yoksullaşma tehlikesi var. Bir yılda hayatımız 4 kat güçleşti. Evimde, eşim ve kızım pazardan alışveriş yapıyor. Pazardan eve gelince fiyatlardan şikayetçi oluyorlar. Peki asgari ücretle geçinen ne yapacak? Kira fiyatları 15 bin TL’den aşağı değil.

Yıldıray Oğur: Bütün bunların faturası AK Parti’ye yerel seçimde çıkar mı? Çünkü genel seçimde çıkmadı

Külünk: Hiç şüphem yok ki çıkar. Eğer sokakla ve onları anlamamakta inat edilirse mutlaka çıkar. Ben 2019’da da uyarmıştım. Eğer ‘Sokağın beklentilerini karşılayamayacak isimlerle alana girilirse…’ demiştim. Yerel yönetimlerde sokağın tartıştığı isimler var. Sokağın gözünden hiçbir şey kaçmaz. Şimdi İstanbul’da herkes aynı yerde mi yemek yiyor? Seçimden önce bizim bazı arkadaşlarımız ‘Restoranlar dolu görüyoruz’ gibi söylemlerde hata yaptılar. O cep telefonlarını, daireleri kaç kişi alabiliyor? Herkes Beşiktaş’ta sahilde yemek mi yiyebiliyor? İstanbul’un çevresindeki 10 milyon kişi ekonomik olarak eşit şartlarda değil. Bu insanların geçimle ilgili problemlerini görüp bunlara yönelik adımlar atılmadığı zaman bir de üstüne üstük adaylar belirlenirken ‘Biz kimi koysak kazanır, merkezden belirledik gönderiyoruz bunu seçin’ mantığıyla hareket edilirse çok açık söylüyorum 1 Nisan sabahı Türkiye’de erken seçim konuşulur ve Sn. Cumhurbaşkanımız Beştepe’de rahat oturamaz. Ben bu filmi çok gördüm. Bu benim 23.seçimim ve daha da tehlikelisini söyleyeyim Türkiye ciddi bir siyasi kaos içerisine girer. O yüzden yerel seçimler bir anlamda Türkiye’nin istikametini de etkiliyor.

Oğur: Siz şu anda uygulanan ekonomi politikasını da mı eleştiriyorsunuz?

Külünk: Son üç yıldır pandemi sürecinde ne oldu? Dolar hareketinde rekor hızında çıkan fiyatlar sayesinde 3 harfli marketlerin büyüdüğü dönem hangi dönem? AK Parti dönemi. Peki tarzlarına baktığımızda muhafazakarlar kimlikliler. Siz bu 3 yıl içerisinde neyden ‘Vazgeçtik’ dediklerini gördünüz? Bu milletin, garibanın akşamı beleyip pazardan daha ucuz domates alırız dediği bir süreçte daha yetmedi topraktan itibaren neo-liberal bir vahşilik ile bu millete domatesi pahalıya yedirmek istediler. Peki biz şimdi TÜSİAD çevresini eleştirirken bize benzeyen, namaz kılanların ne farkı var?

Ben eleştirmedim açıkça söyledim, Türkiye’nin yurtdışına çıkartılmış 500 milyar dolar parası var, devlet biliyor ve bunu ülkeye getirsin diyorum. Zenginlere servet vergisi getirilsin.

Çakır: Faizlerin yüzde 40’a getirilmesini doğru buluyor musunuz?

Külünk: Sn. Şimşek ile birlikte yeni bir politika getirildi. Faizler yüzde 40’a yükseldi. Bunu doğru bulmuyorum. MB eski başkanı Murat Bey döneminde uygulanan kontrollü düşürme stratejisi devam ettirilseydi ne olurdu sorusunu sorarım, bırakalım artık dün bitti. Türkiye’nin döviz ihtiyacı var. Yüksek teknoloji ürünlerinde dışarıya bağımlıyız. Benim demek istediğim Türkiye’de kazanılmış ve yurtdışına çıkartılmış paranın ülkeye getirilmesi gerekiyor. Türkiye’nin 100 bin zengini de elini taşın altına soksun. Böyle bir durumda zaten sokak bunu görür ve ‘ben fedakarlık yapıyorum ama zengin de benimle birlikte yapıyor’ diyecek.

Oğur: Eğer AK Parti dip dalgayı kaçırırsa yerel seçimde bunun adresi neresi olur?

Külünk: Parçalanmış bir siyasi fotoğraf ortaya çıkar. En az 10 partinin yerel yönetimlerde etkili olduğu bir durum ortaya çıkar. Eğer AK Parti kendi tabanına, 22 yıllık hafızasına hitap edecek şekilde meclis listesine ve belediye başkanlıklarında güvensizlik oluşturacak adımlar atılırsa, ben daha da kötüsünü söyleyeyim, Ak Parti’de yıllarca siyaset yapmış mahallesinde ve ilçesinde sevilen isimlerin bir kısmını diğer partilerde belediye meclis üyesi ve başkanı adayı olarak görürsünüz. Bu da parçalanmış bir model ortaya çıkartır. O yüzden 89 sendromu dedim iyi okunmalı bu. Bir örnek veriyorum ama ili sormayın. Temayül yoklaması yapıldı iki hafta oldu, Önemli bir ilde, şehirle alakası olmayan ve hiç sevilmeyen birisiyle ilgili Ankara’dan telefon ediliyor il başkanına. Sonra da ‘Bahsedilen o kişi temayülden çıkmadı’ deniliyor. Bu talimat aşağıya doğru iniyor ve ‘Şehrin en sevilen ismi temayül yoklamasından çıktı’ denilerek manipülatif şekilde haberler yapılıyor o isim hakkında. Sonra da bu adamın ismi, Sn. Cumhurbaşkanımızın önüne götürülüyor ve şehirde çok sevildiği söyleniyor. Ama bu temayül yoklaması sonuçlarının aday seçimine bir etkisi yok, genel başkan da bu sürecin nasıl işlediğini biliyor.

Odatv.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir